13 Mayıs 2011 Cuma

Aldatmanın Fizyolojisiyle Psikolojisi Diyelimde Havamız Olsun

Geceleri boş durmak yaramıyor bana. Aklımda ne varsa yazmak istiyorum, düzen,fikir,kural olmadan. Çünkü böyle sınırlandırmaları olan bir hayatım yok. Bazen bir bakışa, bir söze ya da görmeyi ummadığım şeylere günün geri kalanını değiştiriyorum. İyi mi yapıyorum, kötü mü? Emin olun düşünmüyorum. Ya da kaybedenler kulübü'nde söylenildiği gibi " Biz prensip olarak düşünmüyoruz"...

Bazen günleri yetiremiyorum, 24 saat yetmiyor. Ya da ben yetişemiyorum. Bazen de güneş doğmuyor, büyük bir sancı var ve ağlama sesi gelmiyor günden. Herkesin vardır takıntıları. Kimi günaydın telefonunu almadan sevdiğinden uyanamaz, kimi ilk sıcak çayını içmeden... Kimi de uyuyamaz, sırf onsuz uyanacak diye. Sırf gece soğuğunda ısınmaya çalışırken, buz gibi bir çift küçük ayak değdiğinde kızamayacak diye.

Çekiniyor insan bazen. Reddedilmek falan hikaye, layık olamamak da aşağılık kompleksi. Tek sorun insan kendinden ödün vermek istemiyor. Karşı tarafa da bunu hissettirmek ama yine de mutlu olmak istiyor. Çok seviyor belki ama sevdiği kadın hayalindekinden ibaret. Yani ince beliyle veya büyük siyah gözleriyle seni büyüleyen kadınla, yanında titreyerek ağlayan aynı insan aslında. Bunu kabullenememek sebep yalnızlığa. Çünkü yine kaybedenler kulübü'nde denildiği gibi " Oysa sevmekte sadece bir ana ait."

Çok sevdim,çok sevildim,çok üzdüm,çok üzüldüm,ağlattım,ağladım,güldürdüm,güldüm,hayallerini süsledim,hayallerimin baş rolündeydi.

Aldatıldım ama hiç aldatmadım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder