1 Temmuz 2010 Perşembe






Tarihimizin en utanç verici günlerinden biriyle ilgili bir şeyler yazmak istedim.Önce olayı özetle anlatacağım; sonrada kendi yorumumu,düşüncelerimi ekleyeceğim…


Sivas Katliamı, 2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin yakılarak içinde bulunan 35 yazar,ozan ve 2 tane de görevlinin katledilmesidir. Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi’nin özel davetlisi olarak bu kente geldi. Kültür Merkezinde başlayan kargaşa büyüyerek Hükümet Meydanı’na kadar taştı. Hükümet Konağı’nı taşlayan grup Madımak Oteli’nin önüne gelerek sloganlarla arabaları ateşe verdi ve oteli taşlamaya başladı. Daha sonra perdeler tutuşturularak ve alt kattaki mobilyalar yakılarak otel ateşe verildi. Asım Bezirci,Nesimi Çimen, Metin Altıok’un da içinde bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aziz Nesin’in de dahil olduğu 51 kişi ise kendi çabalarıyla kurtulmayı başardılar. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdiven trabzanındaki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan azgın kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin linç edilmekten son anda kurtuldu.
Olaydan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı,geri kalanlar serbest bırakıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Yargıtay’a gitmeler, karar bozmalar ve tekrar yargılamaların sonucunda 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına[8] mahkûm edildi. 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi. Geçen bu zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü. Haklarında tutuklama kararı bulunan sanıklardan, başta Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak olmak üzere sekiz kişinin Almanya ve Suudi Arabistan'a sığındıkları öğrenildi. Davada kilit isim Cafer Erçakmak hiç yakalanamadı. Sivas katliamı sanığı Muhammed Nuh Kılıç'ın yıllardır Almanya'da Mannheim'da eşi adına açtığı dönerci dükkânını işlettiği ortaya çıktı".












Olayın özünü,yargılama sürecini falan anlattık. Şimdi asıl anlatmak istediğime gelmek istiyorum.Hiç öyle tanıdığınız isimler geçmiyor değil mi olayda suçlu olarak? Fiilen suçu olmayabilir tabi kimsenin ama birkaç söz yazacağım, bakalım hangi zihniyetin sonuçlarıymış bunlar. Aziz Nesin’in dediği gibi: “Savcı beni oturtmuş sorular soruyor. Benden beni iten itfaiye erinden şikayetçiyim,kafamı yaran o çember sakallıdan şikayetçiyim dememi bekliyor. Böylece figüranlık oyunu tamamlanmış, oynanan oyun bitmiş ve perde kapanmış olacak. Ama benim derdim, bu kanlı senaryoyu yazmış olanlarla. Bu senaryoyu kim yazdı?"
Şimdi tanıdığınız siyasetçilerin veya devlet adamlarının bu konu hakkındaki yorumlarını, bağlantılarını yazacağım.















*Sanıkların avukatlığını Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan üstlendi ve bakanlığı sırasında onları hapishanede ziyaret etti.


*Kenan Evren: “Gereksiz bir konuşma sonunda çıkan olay, solcularla dinciler arasındaki çekişmeye dönüşüyor. Bunu önlemek lazım. İnsan dinsiz olabilir. Ama bunu ilan etmenin gereği yok."


*Süleyman Demirel: “Halkla polisi karşı karşıya getirmeyin. Olayda ağır tahrik var. Çatışma yok. Otel yangınında can kaybı var.”


*Dönemin başbakanı Tansu Çiller: “Otelin etrafını saran vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır. Ölenler de çıkan yangın sonucu boğularak ölmüştür."


*Mesut Yılmaz: “Bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi"













Pek bir şey söylemeye gerek yok sanırım. Bu iş Sünni-Alevi çatışması değildir. Bu katliam, bu vahşet ülkenin aydınlarını, olduklarının dışında gösterip hedef haline getirme, bu gerilimden kendi siyasetlerine malzeme çıkarma, bu kutuplaştırmayı çıkarlarına hizmet eder hale getirmektir. Kimse bu işin devlet desteği olmadan yapıldığını söyleyemez. Polislerin bu vahşete 10 saat boyunca müdahale etmemesi, yukarıda söylenen sözler, “Sivas laiklere mezar olacak”, “Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta yıkılacak” sloganlarını kendilerine paravan yapıp ilgiyi başka yöne çekip kendi istediklerini yaptırma vahşetidir. 2 Temmuz 1993 bu ülke için bir utanç günüdür. 17 yıldır müze yapılmayan Madımak Oteli, bu vahşeti yaratanlar kadar kendisini lokanta yapanları da affetmeyecektir…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder