10 Kasım 2010 Çarşamba

Fenerbahçe Ülker-Spahija-Tanjevic-Aydın Örs-Euroleague

Geçtiğimiz sene gruptan çıkmasına kesin gözle bakılan Fenerbahçe Ülker grubu son sırada bitirmişti. Hatırlarsınız ki geçtiğimiz sene 500-1000 kişi taraftara oynayan Fenerbahçe'ye Euroleague yönetiminden ihtar gelmişti. Eğer bu seyirci sayısını arttırmazsa sözleşmesinin yenilenmeyeceğini belirtmişlerdi.Peki 1 sene önce 500 kişiye oynanan Siena maçı bu akşam nasıl olmuştu da 15.000 kişiye oynanmıştı? Ya da nasıl olmuştu da geçtiğimiz sene 40 sayı fark yediği Barcelona ve Siena'yı devirmeyi başarmıştı. Nasıl olmuştu da iki takımıda 70 sayının altında tutmuştu? Barcelonayı deplasmanda yendiğini ve sadece 61 sayı yediğini ayrıca belirtelim.

Aslında çok belirli ve net cevapları var. Öncelikle taraftar mevzsuna değinirsek; Fenerbahçe taraftarı takımı hangi branşta mücadele ediyorsa bir şekilde desteğini gösterir. Bunu bayan basketbolu, bayan-erkek voleybolu gibi branşlarda defalarca gördük. Peki neden bu kadar ciddi bir kadroya sahipken, takımla arasında her zaman müthiş bir bağ olan taraftar neden küsmüştü. Sebebi çok açık. Tanjevic'in varlığı artık tribünlere gelen insanları basketboldan soğutmuştu. Son 6 maçtan alınacak herhangi bir galibiyetle üst tura çıkmayı garantileyecek olan Fenerbahçe Ülker hiç galibiyet alamayınca da artık tüm bağlar kopmuştu.

Yeni sezonda Fenerbahçe Ülker çok köklü değişiklikler yaptı. Öncelikle adını buraya yazarken bile çekindiğim, saygımı nasıl anlatacağımı bilemediğim Aydın Örs'ü Direktörlüğe getirildi. Aydın Örs'ün Türk basketboluna kattıklarını, kazandırdıklarını, hem başarı olarak hem de oyuncu olarak saymakla bitiremem. Tanjevic'le yollar ayrılınca Spahija baş antrenörlüğe getirilirken, geçen sene Tanjevic'in yokluğunda takımı şampiyonluğa taşıyan ve kesinlikle güven veren Ertuğrul Erdoğan yardımcı antrenörlüğe devam etti. Fenerbahçe Ülker'in efsane ismi olan Damir Mrsic menajerliğe getirilerek hem oyuncular ve teknik kadro arasındaki bağ güçlendirilmiş hem de taraftarın gönlü yapılmıştır. Bu büyük revizyon Fenerbahçe Ülker'e en başında "winner" bir takım olma özelliğini kattı. Fark,rakip kim olursa olsun savunmada gevşememe, özellikle guard savunmasında belkide en iyi oyunculara ( Ömer Onan, Marko Tomas, Terrence Kinsey ) sahip olması sebebiyle müthiş bir direnç getirdi.Spahija Siena maçından sonra sorulan sorulara özet olarak; takımın buralara gelmesini zaten beklediğini çok da şaşırmadığını söyledi. Bu özgüveni takıma aşılaması sadece 5 ayını aldı Spahija'nın. Tanjevic'in yıllardır veremediği o özgüven bugün 5 dk süre alan Kaya Peker'de de var, geçtiğimiz sene gitmek için gün sayan Greer'da da. Vidmar bir hata yapınca binlerce kişi içinde onu azarlayıp onu oyundan düşürmek yerine motive etme özelliğini kazandı Fenerbahçe Ülker. Ve bugün takımın hırsını, motivasyonunu, arzusunu gören taraftarlar bu yüzden oradaydılar.

Kadro değişikliğine gelirsek; Ömer Aşık ve Semih Erden NBA'ye gitmeyi tercih ettiler. Geldiğinden beri doğru düzgün katkı alınamayan Gordon Gricek'le yollar ayrıldı. Yerlerine Real Madrid,Cibona Zagreb ve Hırvatistan Milli Takımı gibi backgroundu olan Marko Tomas, Real Madrid patentli Lavrinovic, Kaya Peker ve Engin Atsür gibi yerliler alındı. Lavrinovic ve Tomas tecrübeleriyle, caydırıcı özellikleriyle rakipleri kendilerine önlem almak zorunda bırakıyorlar. Bu da geçen sene neredeyse bütün maç sahada kalan ve sorumluluğu üstüne almak zorunda kalan Ukic'i biraz daha rahatlattı. Kinsey'in arzusu aldığı toplarda potaya gitmeyi düşünmesi de Fenerbahçe'nin çok silahlı hücumlarına sahip olmasını sağladı.Mirsad Türkcan,Oğuz Savaş ve Ömer Onan'ın aldıkları dakikalardaki bitmeyen enerjilerini oyuna vermeleri çok önemli. Eğer Preldzicde bu rotasyondaki yerinin hakkını verirse adını bile anamayacağımız Final Four çok uzakta değildir. Her geçen gün üstüne koyan Fenerbahçe Ülker taraftarlarına artık bu hedefi dillendirme gururunu yaşatıyorsa Sinan Erdem her maç 15.000 seyirciye yaklaşmalıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder